AKKAD DÖNEMİ
Eylül 2002
|
1. Sargon | 56 yıl | M.O.2371-2316 |
2. Rimuş | 9 yıl | M.O.2315-2307 |
3. Maniştuşu | 15 yıl | M.Ö.2306-2292 |
4. Naramsin | 37 yıl | M.Ö.2291-2255 |
5. Şarkalişarri | 25 yil | M.Ö.2254-2230 |
Akkad Ülkesi, Aşağı Mezopotamya'nın kuzeyidir. Buradaki halk, Akkad halkıdır. Dilleri Doğu Sami dilidir ve Akkatça olarak anılır. Akkad Krallığı'nın başkenti henüz bulunamamıştır. Ancak araştırmacılar Babil'e yakın bir yerde olduğunu düşünmektedirler.
Sami kralların Uruk III. Sülale sonrası Aşağı Mezopotamya'yı denetimleri. altına almaları ile ilgili çok sayıda Eski Akkad yazıt ve krali metinler vardır.
Eski Sülaleler Dönemi sonunda, Sami adları Sümer adlanna göre baskın olmaya başlar. Bu da Sami gücünün arttığını gösterir. Mezopotamya'da bu güç değişimi dilde ve siyasal denetimde farklılıklar yaratmış olmasına rağmen dinde, sanatta, yönetim şeklinde ve kanunlarda farklılık yoktur.
Sargon diğer adıyla Şarrum-kin, Sami sülalesinin kurucusudur. Samiler çölden kuzeydoğudaki bereketli ovalara sürülmüşlerdir. Buradaki uygarlıklar içinde assimile edilmişlerdir. Hızlı bir şekilde Sümer kültürüne adapte olmuşlardır.
Sümer Kral Listesi Sargon hakkında fazla açık değildir. Ya Sargon'un ya da babasının bahçevan olduğu söylenir. Yeni Babil ve Yeni Assur dönemlerine ait yazıtlar üzerinde anlatılan bir öykü vardır. "Sargon Efsanesi" adını verdiğimiz bu öykü şöyiedir:
"Babasınm kim olduğu bilinmemektedir. Annesi ise dönmedir. Annesi onu bebekken bir sepete koyarak nehre bırakır. Akki adlı biri tarafından nehirden alınır ve büyütülür. Bu kişi bahçevanlık sanatını Sargon'a öğretir."
Sümer Kral Listesi'nde, Sargon'un Ur-Zababa'ya hizmet ettiği yazılınaktadır. Ur-Zababa Sümer Kral Listesi'nde Kiş IV. Sülale'nin 2. kralı olarak geçer. Daha sonra Sargon, Ur- Zababa'nın hizmetinden ayrılır. Kendi başkentini ve krallığını kurar. Sargon, Siimerleri yönettiği gibi Aşağı ve Yukarı Dağları, Deniz ülkeleri'ni ve Dilmun'u da idare etmiştir.
Dağlar: İran dağları
Deniz Ülkeleri : İran Körfezi çevresindeki ülkeler.
Sargon'un dönemine ait yazıtlarda Sargon'un faaliyetlerinden açıkça söz edilir. Kendi şehri Akkad'dan yola çıkıp Uruk kentine saldırrnış Lugalzagesi'yi tahttan indirmiştir. Akkad Sülalesi'nden hemen sonraya ait bir yazıtta olaydan şu şekilde söz edilir:
"Uruk'u mağlup etti ; duvarlarını yıktı ; Uruk ile yapılan savaşta o muzafferdi. Lugalzagesi'yi esir aldı. Boynuna köpek tasması bağlayıp Tanrı Enlil'in kapısına götürdü."
Yazıtta geçen Enlil Kapısı, Lugalzagesi'ye ait olan kutsal Nippur kentindeki Sümer tanrısı
Enlil'in tapınağı olmalıdır. Lugalzagesi'nin yakalanarak Enlil'e sunulması egemenliğin
Akkad'a geçtiğini gösterir. Nitekim tapınakta yer alan heykel yazıtı Sümerce değildir.
Akkatça yazılmıştır.
Sargon, Sümer ve Akkad ülkelerindeki egemenliğini sa ğlaml aştırdıktan sonra Batı'daki
Amurru, Doğu'daki Elam ve kuzeydeki Subartu
ülkelerine karşı eylemlere girişir. Yaptığı 34
seferde de başarılı gösterilmiştir.
- Babil'in 200 km. kuzeyindeki Tuttul (Hit) kentine de sefer yaparak Batı Samilerin baştanrısı
Dagan'a burada dua etmiştir. Dagan, Man kenti de dahil olmak üzere Yukarı Bölge'yi, Sedir
Ormanları'nı ve Gümüş Dağları'nı bağışlamıştır.
Sedir Ormanları = Amanus veya Lübnan Dağları
Gümüş Dağları = Toroslar
- Puruşhanda'daki Mezopotamyalı ticaret kolonisini yerel krala karşı korumak için
Anadolu'ya bir sefer düzenlemiştir. Mezopotamya ile Anadolu arasındaki ticaret ilişkilerinin
tohumunun atıldığı dönemdir.
- Sargon, Dilmun'dan diğer ülkelere deniz seferleri yapmıştır. Deniz taşımacılığını Basra
Körfezi'nde egemenliği altına almıştır.
Sargon'un oğulları Rimuş ve Maniştuşu onun yerine geçmiştir. Maniştuşu, kendisine bırakılan tüm topraklar üzerinde isyanlar olduğunu, Aşağı Deniz'e gemilerle seferler düzenlediğini söyler. Her iki oğul da isyanlar sonucu öldürülür.
Naram-Sin, Sargon'un torunu ve Maniştuşu'nun oğludur. Mezopotamya tarihinde Sargon'dan
daha büyük bir üne sahiptir. Tanrısallık özellikleri ile simgelenmiştir ki bu ilk kez olmaktadır.
Bu gelenek, daha geç dönemde görülen tüm Ur III. Süiale krallanı tarafından
sürdürülmüştür.
Sedir Dağları'na ve Küçük Asya'ya seferler düzenlemiştir. Ur kentinde bulunan bir yazıt
Sedir Dağları'na yaptığı seferi anlatır.
Kuzey Suriye'de yer alan Ebla kentini M.Ö.2250 yılında tamamıyla tahrip eder. Ebla,
bugünkü Tell Mardikh'dir. 5 binden fazla tabletin ele geçtiği arşiviyle ünlüdür. Sümer yazısı
ile Samice yazılmışlardır. Bundan dolayı tabletlerin Ebla dilinde olduğu söylenir.
Kuzey Suriye ile Filistin Bölgesini denetleyen bir kent durumundaki Ebla şehrine ait 6 kral bilinmektedir. Bunların icinde Ebrum en önemlisidir. Bu kişi kuzeybatıya giden yolları korumak amacıyla Tell Brak civarında kaleler inşa ettirmiştir. Bu kentin duvarlannda kullanılan kerpiçler üzerinde kenti ele geçiren Naram-Sin'in adı basılmıştır.
Naram-Sin, Ebla kentinden sonra Ninive kentine de bir yazıt bırakır. Doğu'da Susa'ya dek ilerler. Zagros Dağlarında yaşayan halklar ile savaşır ve onları egemenliğine alır. Susa'da diktirdiği stel ise "NaramSin Steli" olarak bilinir.
Mezopotamya'nın çeşitli yerlerinde Naram-Sin'e baş kaldıran güçler de olmuştur. Bu barbar
kavimlerin Anadolu üzerinden gelip Akkad Ülkesi' nin kuzeyini yağmaladil<Jarı
bilinmektedir.
Naram-Sin döneminden 1 veya 2 yy. sonra kaleme alınmış "Akkad Laneti" olarak adlandırılan bir Sümer yazıtında, yöreye Gut ya da Guti adlı bir kavimin gelişi anlatılır. Gutilerin saldırısı üzerine NaramSin'in bölgeleri arasındaki ilişkiler kesilmiş ; tarım alanları tahrip edilmiş ve kentler yıkılmıştır. Akkad Ülkesi oturulamıyacak hale gelmiştir.
Naram-Sin'den sonra başa geçen oğlu Şarkalişarri zamanında yine Gut kavmine karşı seferler
düzenlendiği biliniyor. Bu krala ait yıllardan birinin adı "Gutilere sefer yapılan yıl" olarak
adlandırildını görüyoruz.
Rimuş ve Manişhışu gibi Naram-Sin'in oğlu Şarkalişarri de bir suikast sonucu öldürülür. Bir omen textinde hizmetçiler tarafından tabletlerle öldürüldüğü söylenir.
Akkad çanak çömleği: Genel anlamda Akkad çanak çömleğinde
- silmeli çanak çömlek (ribbed ware) : silrneler büyük depolama
küplerinin omuzlarında veya çanaklann ağız kenarlarmda
bulunmaktadır. Silmeler, ESD III sonundan itibaren başlar.
- büyük akıtacaklı çanaklar,
- meyvalıklar,
- Dikine yerleştirilmiş kulpları olan küpler görülür.
Kazıma bezeme yaygın. Bu tarzda yapılmış daireler, aylar, noktalar ve
meanderler söz konusudur. Ayrıca tarak bezeme de görülmektedir.
Şarkalişarri'nin dönemi Guti istilasının başladığı dönemdir. Bu tarihten
(M.Ö.2230), M.Ö.2112'de Ur III. Sülale'nin başlamasma dek olan döneme
Guti Dönemi ya da Post Akkad Dönemi denir.
Sümer Kral Listesi icinde "kim kraldır? kim değildir?" sorusu sorulduktan
sonra 4 kral adı verilir:
- İgigi
- Naniyum
- İmi
- Elulu.
Bunlar 3 yıl hüküm sürdükten sonra iki kral adı verilir:
- Dudu ve
- Şuturul (M.Ö.2150'de son).
Bunların dışmda bu dönem hakkında fazla bilgi yok.
Bazı bilimadamları Post Akkad Dönemi'ni M.Ö.2230 itibarıyla başlatmazlar. Onlara göre Akkad Dönemi Şuturul'un sonuna kadar (M.Ö.2150) devam eder. Buna göre Post-Akkad Dön. de M.Ö. 2150'de başlayıp M.Ö.2112 yılına dek sürer.
Post-Akkad, Lagaş'lı Gudea'nın dönemine ait heykel ve mühürlerinin
tarzını ayırmak için kullanılan bir terimdir. Bu dönem, Gudea'nın ve
bazı aile bireylerinin muhteşem heykelleri ve Gudea stelleri ile
karakterize olmuştur.
Akkad Dönemi'nde iki bölüm halinde kompozisyonların işlendiği silindir mühürler, Post-Akkad Dönemi' nde 3 bölüm haline gelir. Üçlü şablon, Gudea ve Ur lII.Sülale dönemlerinin simgesi haline gelmiştir.
- Gudea,
- Ur-Ningirsu,
- Pirigme,
- Ur-Gar ve
- Nammahani. (Son iki kralın kronolojik durumları belli değil.)
Sonra Guti topluluğundan söz edilir. Gutilere ait 21 kraldan bahsedilir.
Hepsinin adı bilinmemektedir. Bir kaynağa göre Guti kralları toplam 91 yıl,
başka bir kaynağa göre 124 yıl hüküm sürmüşlerdir.
Guti Dönemi'nden sonra M.Ö.2112) Mezopotamya'da yeni bir dönem karşımıza çıkar :
Yeni Sümer Dönemi (M.Ö. 2112 - 2004)
Guti istilası Akkad İmparatorluğu'nun sonunu noktalar. Daha sonra Gutiler bu
yörelerden çekilmek zorunda kalmışlardır. Sümer kültürü bu kez Ur III. Sülale
denetimi altında bir Rönesans Devri yaşamaya başlar. Bundan dolayı söz konusu
döneme Yeni Sümer Dönemi de denir. Mezopotamya'nın Orta Tunç Çağ'ının bir
bölümünü kaplar.
Ur III. Sülale Dörıemi'nde 5 adet kralın yaklaşık 100 yıl saltanatta kaldığı
bilinmektedir:
1. Ur-Nammu (M.Ö. 2112 - 2095) 18 yıl; oğlu
2. Şulgi (M.Ö. 2094 - 2047) 48 yıl; oğlu
3. Amar-Sirt (M.Ö. 2046-2038) 9 yıl ; oğlu (Amar-Suen de denmektedir)
4. Şu-Sin (M.Ö. 2037 - 2029) 9 yıl ; oğlu (Gimil-Sin de denmektedir)
5. İbb-Sin (M.Ö. 2028 - 2004) 25 yıl.
İlk kral olan Ur-Nammu'nun adına ilk kez, Ur'da bulunan Utuhegal Yazıtı'nda
rastlanmaktadır. Ur valisi olarak söz edilmektedir. Utuhegal'in ölümünden sonra
kendini Ur Kralı ilan eder. 4. saltanat yılından sonra ise kendisi için "Akkad
ve Sümer Ülkelerinin Kralı" ünvanını alır. "Dört Bölgenin Kralı" tanımını
kullanmaz.
Ur-Nammu'ya ait yapı kitabeleri başkent Ur'da, Uruk'da, Nippur'da ve Eridu'da
bulunmuştur. Rönesans Çağı'ndan bu kentler de paylarını almışlardır. Ur-Nammu,
tarımı ve ticareti geliştirmiş; kanallar kazdırmış; deniz ticaretini imar
ettirmiştir.
Nippur'da ele geçen Tummal yazıtında belirtildiği gibi Ur-Nammu, Ur'daki Ekur'u yeniden inşa ettirmiştir. Ekur, Mezopotamya'nın Fırtına ve Gök Tanrısı Enlil'in kutsal tapınağıdır. Ur'da ayrıca ünlü İnanna Zigguratı'nı da inşa ettirmiştir. Ur kentinin en görkemli yapısıdır ve Ay Tanrısı Nanna'ya ithaf edilmiştir. Mezopotamya'nın en iyi korunan zigguratlarınıdan biridir. Temelde 60 X 45 m. boyutlarındadır. Üc katlıdır ancak iki katı korunmuş. Birinci kata, terasa üç anıtsal merdivenle ulaşılır. En üstte tanrıya adanan kutsal alan yer alır. Yapının çekirdek kısmı, orta kısmı pişirilmeden kullanılan mühre halindeki kerpiç ile yapılmıştır. Etrafındaki 2.5 m. genişliğindeki kısımda ise pişmiş tuğla kullanılmıştır. Bunlar birbirlerine, bağlayıcı bir madde olan bitümen (zift) ile birİeştirilmişlerdir. Ziggurat etrafındaki basamaklarda belli aralıklarla delikler açılmıştır. Buralara olasılıkla ağaçlar dikilmiş olmalıdır ve bu delikler sulama çukurlarıdır. Ziggurat, etekleri ağaçlı bir dağ görünümündedir.
Ziggurat, "yüksek olmak" anlamındaki Akkad sözcüğünden gelmedir.
Kerpiç yapımı oldukları için ziggurat ların Çoğu akıp gitmiştir.
Fonksiyonları ile görünümieri hakkında bilgi veren yazılı kaynaklar çok az
sayıdadır. Bir görüşe göre ziggurat, dikdörtgen platforma sahip erken
Mezopotamya tapınaklarından gelişmiştir. Kazılmış en erken örneklerinden biri Uruk Vl'daki Anu Zigguratı'dır (M.Ö.3500). White Temple olarak adlandırılan kutsal mekan en üstte yer alır. UrNammu'nun Ur'da inşa ettirdiği örnek ise en iyi korunmuş olanıdır.
Zigguratların en parlak çağı Ur III. Sülale ile çakışır.
Diğer zigguratlar: Mari, Tell al-Rimah ve Ashur'da bulunmaktadır. Ancak
bunlar bağımsız yapılar değildir ve daha alçak tapınak yapılarına
bağlanmışlardır. Bu zigguratların üstlerinde kutsal mekanların olup
olmadığını bilmiyoruz. M.Ö.I.bin Assur tapınaklannda daha küçük boyutlu
zigguratlar büyük tapınaklara bağlanmıştır (Ashur'daki Anu - Adad
Tapınağı'nın ziggurata bağlanması gibi). |
İnanna Zigguratı'nın altında ele geçen Cemdet Nasr Peryodu'nun özelliğindeki kerpiçler burada arkaik bir zigguratın olduğunu gösterirler. Aynı yerde bulunan ve Eski Sülaleler Dönemine tarihlenen planokonvex kerpiçler buranın Eski Sül. Dön.'de de kullanıldığını gösterirler. Sözü edilen yapı, son olarak M.Ö.6.yy'da bir Babil kralı tarafından onarılmış. Bu kralın bıraktığı çivi yazılı silindirler üzerinde son dönem onarımlar anlatılmaktadır.
Ur-Nammu, Ur III.Sülale'nin ilk kralıdır ve yapı faaliyetleri dışında bazı
hukuk kuralları, kanunları ile de ünlüdür. Ebla dışında bulunan en eski hukuk
sistemi bu krala aittir.
Şulgi, 48 yıllık saltanatı ile bu hanedanlığın önemli bir kişisidir. Babil'e
askeri seferler yapmıştır. Elam ve Assur toprakları ekonomik kontrol altına
almıştır. Ur III.Sülale, binlerce yönetim dökümanı ile ünlüdür. Ur, Nippur,
Tello, Umma ve Eşnunna'dan çıkan yazılı kaynakların 25000'den fazlası
basılmıştır ve bunların çoğunluğu Şulgi dönemindeki bürokratik kontrolle
ilintilidir. Naram-Sin'den Şulgi'ye dek bütün krallar kendilerini tanrı
olarak kabul ederler. Şulgi'nin bir tanrı gibi kutsandığını ve törenler
yapıldığını yazıtlardan biliyoruz.
Amar-Sin de tanrılar gibi kutsanmıştır. Yaptırdığı tapınakların kerpiçlerinde de adları geçer. En önemlisi Eridu kentindeki zigguratta ele geçmiştir. Birçok omen tekstinde Amar-Sin'in, giydiği ayakkabıdan öldüğü söylenmektedir.
Şu-Sin, gerek batıdan gerekse doğudan gelen tehlikelerle karşı karşıya
kalmıştır. Yazıtlar, Zapşali Ülkesi ve Su (Susa) Ülkesi'nde savaştığından
söz ederler. Şu-Sin'in 4. yılı "Martu duvarlarının inşa edildiği yıl" olarak
adlandırılmıştır. Bu duvarları "Tidnum'u uzakta tutmak" icin inşa etmişlerdir.
Buna göre Tidnum = bir nomadik Martu kabilesi = Amorit'tir. Bu duvarlar
yaklaşık 275 km. uzunluğundaydı. Sippar'dan başlayarak ülkeyi Dicle'ye doğru
katederek Bağdat'ın kuzeybatısına uzanırdı.
Daha sonraki İbbi-Sin döneminde babasının zamanındaki tehlikeler giderek
artmıştır. İlk önceleri hem batıda hem de doğuda zaferler kazandığını
belirtmiştir. Hatta bir yıla "Martuların baş eğdiği yıl" olarak ad verilmiştir.
Susa'ya da başarılı seferler gerçekleştirmiştir. Giderek büyüyen tehlike ve
saldırıların yanı sıra doğa da bu dönemde zarar verir bir hal almıştır. Su
baskınları büyük tahribatlara sebep vermiştir. O yılı da su baskınlarıyla
adlandırmışlardır. Çeşitli yerlerdeki bağımsız yöneticilerin başkaldırışlarıyla
krallık gittikçe küçülmektedir.
İbbi-sin'in 5. veya 6. yılına ait tabletler, Ur kenti dışında hiçbir Yerde
ele geçmemiştir. Ur III. Sülale'nin kapladığı geniş topraklar artık sadece
Ur kent devleti ile temsil edilmekteydi. İbbi-Sin'in de başarıları 6 yıl
sürmuştür.
Ur kentinin sonu Elamlı halkların yaşadıkları dağlardan ovalara inip başkent
Ur'u yağmalamaları ve Ibbi-Sin'i tutsak etmeleri ile olmuştur. Yağma olayının
izleri Ur'daki kazılarla ispatlanmıştır. Ur III. Sülale'ye ait birçok yapı
yakılmış ve yıkılmış olarak ortaya çıkartılmıştır. Ur'un tahribi ile Sümerli
halkların Mezopotamya'da askeri ve politik etkinliklerini sona erdirdiklerini
görüyoruz. Bunun yanı sıra Sümer kültürü Mezopotamya'da etkinliğini uzun
yıllar gösterir.
Ur'un hem Elam hem de Amorit tehlikeleri sonucunda M.Ö.2004'de yıkılmasıyla Sümer ve Akkad topraklarında, yani batıda Akdeniz'e, doğuda Basra Körfezi'ne dek uzanan alanda, Larsa, İsin, Eşnunna ve Mari gibi yeni kent devletleri kurulmuştur. Bunlarla çağdaş olarak da, Yukarı Mezopotamya'da Assur, Aşağı Mezopotamya'da da Babil adını verdiğimiz iki büyük devlet bulunmaktaydı.
Dönem, Güney Mezopotamya'da İsin-Larsa Dönemi olarak
anılmaktadır (M.Ö. 2017-1794). İsin bağımsızlığını ilan eden ilk şehirdir.
Kuzey Mezopotamva'da ise aynı yıllar erken dönemde Eski Assur
Peryodu ; geç dönemde Mari Çağı olarak adlandırılmaktadır.
İsin I. Sülale:
İsin'de ele geçen dökümanlara göre Ibbi-Sin'in kuzey ordularırndan sorumlu
İşbi-Erra kendi hanedanlığını kurar. İsin I. Sülale olarak anılan sülale,
M.Ö.2017-1794 yılları arasında başta kalır ve Ur, Eridu ve Uruk kentleri
üzerinde otorite gösterirler.
Yeni başkent olan İsin, Nippur'un 30 km. güneyinde yer almaktadır. Görünüm olarak ve yönetim politası olarak Ur şehri takip edilmiştir.
Söz konusu dönemde Ur şehrinde bile Akkad dili baskın olmasına rağmen İsin kralları resmi yazışmalarda ve okullarda Sümer dili tercih edilmiştir. Sümer dili daha geç Babil okullarında kullanılmaya devam etmekle birlikte İsin Sülalesi'nden sonra bir daha hiçbir hanedanlığın resmi dili olmamıştır.
İşbi-Erra, Elamlarla baş ederek Orta Babil bölgesi de dahil olmak üzere
gÜneyin eski Sümer şehirlerini kontrol altına alır.
Oğlu Şu-ilişu, başa geçtiğinde Babil'de zenginlik ve barış dönemi başlamıştır.
Larsa Hanedanlığı:
M.Ö. 2025 ile 1763 yılları arasında devam eden hanedanlığın kurucusu
Naplanum' dur.
Amorit kökenli bir kral olan Gungunum'dan sonra Larsa'nın şansı değişir.
İsin krallığından ayrılır ve İran Körfezi ticaretinde söz sahibi olur.
Günümüze dek uzanan arşivler Ur ile Dilmun arasındaki deniz ticaretinden
bahsederler. Gungunum ve iki ardılına tarihlenen söz konusu dökümanlar,
denizaşırı ticaretle aktif olarak ilgilenen tüccarlardan "Dilmun yolcuları"
olarak bahsederler.
Dilmun ticaretinin başlıca maddesi büyük miktarlarda ithal edilen bakırdır.
Yazılı kaynaklarda ayrıca fildişi, altın, lapıs lazuli, kıymetli taş boncuklar,
inciler ve diğer lüks eşyalardan da söz edilmektedir Bu ticarette Diimun
"aracı"dır. Doğu İran, Magan ve Meluhha (Magan ve Meluhha=güneydoğu Arabistan
ve Hindu Vadisine kadar uzanan Makran kıyıları) gibi bölgelerden aldığı
maddeleri ve/veya ürünleri, "Dilmun yolcuları"na Babil'den gelen yağ, tahıl
ve Kıymetli süsler karşılığında satmaktadır.
Larsa, Babilli Hammurabi'nin Larsa kralı Rim-Sin'e karşı yaklaşık M.Ö. 1783'de,
Mari'ye karşı da M.Ö. 1759'da zafer kazanmasına dek güneyde en büyük güç
olarak varlık gösterir.
İsin kentindeki son dönem kazıları ile Akkad Dönemi'nde iskan gören yerleşim
yerinin tarihinin Ubaid Dönemi'ni kadar gidebileceği saptanmıştır.
Kassit-Öncesi buluntuların en önemlisi, şehrin Doğu Sektörü'nde yer alan bir
cadde ve Eski Babil evleridir. Evlerin birinde, hazırlanmış ve yazılmış
tabletler ile yapılmış mühürler ele geçmiştir. Söz konusu ev, ya genel
arşivin bir bölümü ya da bir katibin evidir.
İsin'in kuzeydoğusunda ise bir mezar ile içinde erken M.Ö.II.binyıla tarihlendirilen tabletlerin bulunduğu evler ortaya çıkartılmıştır.
Larsa, Nippur ve Sippar'da da bu döneme ait kalıntılar ele geçmiştir.
Babil'de ise su seviyesinden dolayı Yeni Babil öncesine ait kalıntılar
ortaya çıkartılamamaktadır.